SATANİZM
- Erlik Han Yolcu
- 5 Ara 2024
- 15 dakikada okunur
Güncelleme tarihi: 12 Ara 2024
Satanizm; Şeytan’ı ve/veya O'nun sembollerini yücelten ve bu doğrultuda, O'nun kurallarını yaşama çabası içinde olan bir inanç, felsefe veya dindir. “Satanizm” ismi esasında çatı bir isimdir. Tek bir inancı belirtmez; aksine, birden fazla inancı tek bir çatı altında toplar. Bunları mezhepler olarak ele alabilirdim lakin bu çok yetersiz ve yanlış olurdu. Çünkü mezhep denilen vakada; tanrı/tanrılar olur, bu tanrının/tanrıların kuralları, kendi yapıları ve onlara uygun ibadetler ve hizmetler bütünü olur. Fakat Satanizm’in her kolunda Şeytan’a verilen anlam bile değişmektedir. Kimisi O’na sembolik olarak inanırken, kimisi O’nu tanrı olarak görür, kimisi ise tanrı veya sembol olarak görmeyip sadece bir önder olarak görür. Bu durumda, “Satanizm'in kendisi budur” diyebileceğimiz tek bir görüş yoktur. Bu tıpkı şuna benzer: Paganizm. Paganizm de bir inanç değil, inançlar bütünüdür. Yani; Paganizm’in mezhebi diye bir saçmalık olamayacağı gibi, Satanizm’in mezhebi demek de bir saçmalıktır. Çünkü, dediğim gibi, ortada bütün bir sistem yok; her sistem sadece bir Şeytan edinmiş ve bunun doğrultusundaki tüm inançlar, felsefi görüşler bir arada toplanıp bu gruba “Satanizm” adı verilmiştir. Her şeyden önce bu bilinmelidir.

ŞEYTAN

Şeytan esasında, tarih boyunca dünyanın görmüş olduğu en olmazsa olmaz parçasıdır. Bazıları onu kullanarak kendi himayesinde ordular barındırmış, bazıları onu kullanarak kendi ticaretini yükseltmiş, bazıları da onu sembolik bir lider kabul edip kendisini yüceltme yolunda ilerlemiştir. Şeytansız bir dünya olamaz, düşünülemez ve icraata geçirilemez. Anında tüm dinler çöker, her bilimsel gelişme ve sanat duraksardı. Evet... Bilim ve sanat da olmazdı çünkü, O, aynı zamanda bilimi, sanatı ve felsefeyi elinde tutan figürdür. İbrahimi dinler iyice incelendiğinde bu dinlerin kendileriyle ilgili olmayan her türlü sanat, felsefe ve hatta müzik günah sayılır. Bu dinler için sanat, müzik ve felsefe yalnızca din yolunda kullanılmalıdır.
Peki, gerçekten kimdir veya nedir bu Şeytan? Gelin, bunu bir inceleyelim...
Şeytan, her ne kadar İbrahimi dinlerin tarihiyle eş zamanlı var olduğu sanılsa da, bu yanlıştır. Şeytan’ın varlığı esasında kadim inançlara dayanmaktadır. Sümer Paganizmi, Şamanizm, İskandinav Paganizmi ve dahasında... Hepsinde mevcuttur; tabii, tanrı olarak. Örneğin, Tengrizm’de. Tengrizm'de, her şeyden önce hiçbir zaman tek bir tanrı olmadı. Sadece bir baş yaratıcı vardır fakat bunun yanında birçok tanrı/tanrıça da mevcuttur. Bu yaratıcı, daha önce üzerinde durduğum Öz-Enerji yazısında da belirttiğim üzere her şeyin O’ndan var olduğu yaratıcı güçtür. Bu durum ise bilinen tüm inançlarda mevcuttur. Yani, anlaşılacağı, bu inançlarda bir panteon bulunmaktadır, politeistiklerdir. Tek bir güçten birçok tanrının olması durumu hiçbir inancı monoteistik yapmaz. Çünkü diğer tanrılara da bir kurban, tapınım, dua gibi faaliyetler olmaktadır.
Kadim Zamanın Tanrısı, Modern Zamanın Şeytanı
Tengrizm, dedik... Mesela burada yeraltının hükümdarı Erlik, Dağların koruyucusu Adagan, Bereket Tanrıçası Umay Ana, Güzelliğin Tanrıçası Ayzıt Hanım... Bunların hepsine ise bir faaliyet bulunmaktadır. En çok tapılanlardan biriyse Erlik Han. Erlik Han’a kara şamanlar, toplum olarak ise en çok tapanlar Buryatlar olmuştur. O’na adaklar adanmış, hizmetler sağlanmıştır. İşte kadim zamanın tanrısı, modern zamanın şeytanı Erlik Han.

İskandinav Paganizmi'nde ise Loki... Lakin, kurnazlığın tanrısıdır. Tüm tanrılara, farkında olmadan kendi hakimiyetini kurdurabilen; onlardan önce birçok haberi edinen bir tanrıdır Loki. Ona da dönem dönem tapınım faaliyetlerinde bulunulmuştur. Kadim zamanın tanrısı, modern zamanın şeytanı Loki.

Antik Yunan’da Pan... Kırların ve çobanların tanrısıdır Pan. Bazen insanların düzenlediği şarap ve cinsellikle dolu eğlencelere katılır, bazen düşmanlarını korkutmak üzere büyük bir çığlık atar ve onların kaçmasına vesile olur. Halk arasındaki “panik” sözcüğü de buradan gelmektedir. Hatta bu öylesine bir güçtür ki, Yunanlar’ın Persler ile yaptıkları bir savaşta bu özelliğini sergilediği ve onların kaçmasını sağladığı, bundan kaynaklı da Atina’daki Akropolis tepesine onun adına bir tapınak yapıldığı bilinmektedir. İşte kadim zamanın tanrısı, modern zamanın şeytanı Pan.

Bunlara benzer birçok örnek vermemiz mümkün. Anlaşılacağı üzere “Şeytan” adı verilen varlık, daha doğrusu, sonradan şeytanlaştırılan bu varlık başlarda bir tanrı olmuş ve sonradan insanların artık tek tanrılı inançlara geçmesiyle iki zıt kutup oluşturulmuş ve kötü olan işte üzerinde durduğumuz bu varlık olmuştur. Peki, bu varlık neden kötücül bir güç haline geldi? Buna temel atan sebepler nelerdi? Birde bunu sorgulamak lazım... Bütün bunlardan anlaşılacağı üzere, Şeytan’ın tarihi çok eskidir ve Satanistler’in inandığı bu figürün altı boş değildir.
Peki, bu varlığın tam olarak “şeytan” olarak adlandırılması ve Satanizm’in “Satanizm” olarak çıkışı ne zamana dayanıyor? Gelin bir bunu konuşalım...
Kilisenin İskandinavya’daki hakimiyetinin ilk zamanları... Kilise, İskandinav Paganizmi’ni yıkıp kendi gücünü mümkün mertebe yüksekte tutmaya çalıştığı zaman, halkın eski tanrı ve tanrıçalarını şeytanlaştırmıştı. Fakat yaptığı bir yanlış vardı. Kilise, bu tanrı ve tanrıçaların güçlerini yok saymamış, dünyada yeri ve zamanı geldiğinde kendi alanlarında güçlerini gösterebildiklerini belirtmiş, adeta bir tanrıymış gibi ilerlediklerinin açığını vermişti. Bu durum, daha yeni olan bu inanca adapte olamamış halkın bazı kesimlerinin kafasını kurcalamış ve onlarda “eğer Tanrı değillerse bile Tanrı kadar güçlüler” düşüncesini uyandırmış ve alışamadıkları yeni tanrıyı bırakıp, eski tanrı/tanrıçalarına -bir tanrı/tanrıça gözüyle bakmasalar da- tekrardan dönmelerini sağlamıştır. Artık bu varlıklar “demonlar” idi.
Demonlar
“Demon” kelimesinin kökeni “daimon” kelimesinden gelir. Bu kelime ise en çok Platon ve Sokrates tarafından kullanılmıştır. Kelime, Antik Yunan’da genel olarak üç anlamda kullanılmıştır:
Düşünce formları
İnsanın iç sesi
İnsanların gelişimlerine yardımcı olan yüce varlıklar, ruhlar veya enerji formları.
İlk anlamı açıklamak gerekirse; bu formlar insanın göremediği ama onunla birmişçesine hareket eden, esasında insanın tamamen kendi yoğun duygu ve düşünceleri sayesinde oluşmuş formlar/varlıklardır. İkinci anlam ise; insanın kendi içsel sesi veya vicdanının sesidir. Üçüncü anlam da; bu grup kendi iradeleriyle hareket eden, kendi bilinçleri olan varlıklardır. Her birinin kendi ilgi alanı, kendi özelliği vardır. Bizim bahsettiğimiz konu üzerine ilgilendiğimiz anlam kelimenin üçüncü anlamıdır.
İlk olarak, görüldüğü üzere, demonlar antik dönemde oldukça saygı duyulan, bilge varlıklardı. Fakat kilise veya benzeri diğer ekoller sayesinde onlar da kötücül kişiliklere büründürüldü. Her birinin kendi özelliği, ilgi alanı mevcuttur. İlgili oldukları konulara bağlı olarak da insanlara yardımcı olmuşlardır. Fakat İbrahimi dinler bu varlıkları işlerine gelmediklerinden ötürü karalamışlardır. Çünkü her ibadet, her adak ve hayatın her anı tek olduğu sanılan tanrıya olmalı, o yüceltilmeliydi. Bu yüzden bu varlıklar da derhal karalanmalı, insanlara kötü yansıtılmalıydı. Hatta mümkünse bu varlıklar hapsedilmeliydi. Evet, bu varlıkların daha fazla hakimiyetilerini sürmelerini istemeyenler onları, hükümsüz kılmak adına esir almak istediler ve bağlı oldukları tanrılarının yardımıyla esir aldılar; hatta fiziksel düzlemde bazısını yok ettiler. İlk olarak esir alınmaları olayına örnek verelim: İsrail Kralı Süleyman/Solomon...
Süleyman, babasının (Davud) peygamber olmasından kaynaklı bilgili biriydi. Kendisi her ne kadar bazı kesimlerce kabul edilmese de bir majisyendi. Zamanı gelince o da peygamber olmuş, İsrail’e hüküm sürmüştü. Majisyen olmasından kaynaklı da demonları zorla çağırmış, bilgiler almıştı. Tabii, bütün bunları tek başına yapmadı. Güçlenmiş olduğu tanrısının yardımıyla yaptı (tanrıların hükümdarlık olayları basittir aslında. Bir tanrıya bir bölgede ne kadar çok tapınım (enerji alışverişi) varsa o tanrı o kadar güçlü olur). Tanrısından sürekli destek almış ve kendisini güçlendirmişti. Zaten demonların en çok şeytanlaştırıldığı dönem de bu dönemdi. E tabii, abartıldığı gibi, kadim tanrı/tanrıçaları uzun süre esir almadı. Onlarla sadece kısa süreli irtibatlar sağlamıştı ve sadece bu görüşmeler esnasında hapsetmişti. Zaten bu durumu Süleyman’ın kitaplarında görmek mümkün, tamamen kısa süreliydi tüm bu hapsetmeler. Onun uzun süreli hapsettiği ve hüküm sürdüğü varlıklar daha düşük enerji formlarıydı. Tabii, onlara da “demon” denmekteydi.
Birde fiziksel düzlemde bazısının yok edildiğinden bahsetmiştim. Bu nasıl olur, aslı nedir? Şimdi de bunu inceleyelim, hem de çok uzak olmayan bir coğrafyadan. Karşınızda Antik Arabistan’ın tanrıçası, Arap’ın en önemli ilahesi Uzza!

Uzza dönemin Arapları’nın en büyük üç tanrıçasından biriydi. El-İlah’ın kızlarından biri olarak bilinir ve bereket tanrıçasıdır. Bu tanrıçanın ruhsal merkezi günümüz Suudi Arabistan'ının Hicaz bölgesinde bulunan Nahle adlı yerde bulunan bir ağacın yanındaki heykeldi. Uzza'ya o dönemlerde en çok bağlı olanlar Gatafan Kabilesi idi. Bu kabileden Uzza’nın en eski kahini/peygamberi Murreoğulları’ndan Sayreme, son kâhini ise Dübeyye ibn-i Harmesselami idi. Mekke’nin Müslümanlar tarafından alınmasının ardından İslam peygamberi Muhammed, Halid ibn-i Velid’i Uzza tapınağını yok etmesi için görevlendirir. Şimdi gelelim bu tanrıçanın katledilişinin İslami kaynaklardaki anlatımına:
“Kendisini vazgeçirmek isteyen çıplak bir kadınla karşılaştı. Saçlarını dağıtmış, ellerini ensesine koymuş ve dişlerini gösteren bu şeytan kılıklı kadının arkasında da bakıcı olan Dübeyye bin Harmesselemi, eşşeybani Halid’e bakıp şöyle diyordu:
“Ya Uzza! Haydi yalan çıkarma, Halid’in üzerine şiddetli bir şekilde saldır. Örtüyü bırak ve kollarını sıva, çünkü sen bugün Halid’i öldürmezsen peşin bir zilletle dönecek ve hristiyanlaşacaksın.”
Halid de şöyle dedi:
“Ya Uzza nankörlük sana, senin için tenzih yok. Gördüm ki Allah seni zelil kıldı.”
Ve sonra kılıçla başına vurdu ve onu öldürdü, peşinden de ağacı kesti ve Dübeyye’yi de öldürdü. Daha sonra da Resulullah’a gelip durumu haber verdi. Peygamber de, “O, Uzza idi, bundan böyle Araplar’a Uzza yok.” dedi."
Öncelikle burada anlaşılması gereken ilk vakanın Araplar’ın kuru putlara takmadığı, gerçekten var olan varlıklara taptığıdır. Bunu ise İslami kaynak olan Elmalılı’dan görüyoruz. Ardından, barizce görmüş olduğumuz vaka Tanrıça’nın fiziksel düzlemdeki ölümüdür. Burada açıklanması gereken bir durum var: Hiçbir tanrı/tanrıça ölmez, sadece ilgili düzlemdeki irtibatı, kaynağı yok edilerek o düzlemde pasifize edilmiş olur. Bu da o varlığın bu alemdeki ölümüdür.
Kısacası, İslam'ın da yapmış olduğu hatalardan biri onların (demonların) varlığını kabullenmesidir. Öyle ki, Kuran’da bile adları geçmektedir (en bilinenleri ve üzerinde durduğumuz Lat, Menat ve Uzza). Zaten böylesi güçlü varlıkların yok sayılması pek de mümkün değildir. Bütün bu anlattıklarıma benzer birçok örnek bulunabilir; fakat, düşünen bir aklın sorgulaması gereken bir durum daha var. Hapsedilen veya öldürülenler arasında Şeytan nerede? Görüldüğü üzere, anlaşılacağı gibi, Şeytan tüm bu güçlerden/varlıklardan daha güçlü. Sanıldığından ise daha da güçlü. Çünkü O, gerçekten de kilit bir nokta. Bu inkar ve göz ardı edilemez. Koskoca Süleyman o kadar varlığa hükmetti de Şeytan’a neden hükmedemedi? Sorsanız müridlerine, “Şeytan’a kıyamete kadar süre verildi” derler. Evet, iyilik ve sevgi dolu olduğu söylenen Tanrı, insanları mahvolmaları adına Şeytan ile bırakıyor. Garip... En azından Şeytan’a kısa süreli de olsa hükmetselerdi, şu an Şeytan’ın bu kadar güçlü olduğu ile ilgili bir yazı yazmazdım, gerekli olmazdı.
Konudan daha fazla uzaklaşmadan Satanizm’in içerisindeki ekollere geçelim...
LaVey Satanizmi/Laveyanlık
Lavey Satanizmi, Satanizm’in altında bulunan en çok bilinen ekolüdür. Bunun sebebi de kurucusu Anton Szandor LaVey’dir. LaVey, insanları son derece etkileyen bir kişiliğe sahipti. E tabii, hakkında da hâlâ birçok sıradışı bilgi denmektedir. Örneğin; LaVey’in büyükannesinin Transilvanyalı çingene bir cadı olduğu, kendisini karanlık yolla tanıştırdığı, bilgisi gibi. Büyükannesi Transilvanyalı değildi. Ukrayna kökenli “Cecile Luba Primokov-Coulton” idi. Ayrıca cadılık ve çingenelikle hiçbir bağlantısı yoktu. Ailesinden de kimse ise ne cadı ne çingeneydi. LaVey bu yola kendi mantığı, aklıyla girmişti. Anton Szandor LaVey, zeki ve çok yönlü biriydi. Bu çok yönlülüğünü ise başarılı bir şekilde sürdürmüştü. Profesyonel bir orgcuydu. Sanatı ve müziği seven, aynı zamanda hayvansever biriydi. Dünyada ilk şeytan kilisesini açan kişiydi. LaVey hakkındaki diğer bir uydurma ise saçlarını bir Walpurgis Gecesi’nde (30 Nisan 1966) Yezidi bir rahibin de bulunduğu bir törende Şeytan’ın baş rahibi olarak seçilmesi sonucunda kazıttığı iddiasıdır. Olayın aslı ise; eşi Diana’nın, Şeytan’ın rahibi olarak daha karizmatik görüneceği ve yeni bir imaj kazanması gerektiği için ısrar etmesi sonrasında 1966 yazında gerçekleştiğidir. Hatta LaVey’in saçlarını kesen de bizzat Diana’nın kendisidir. Anlaşılacağı üzere olayda ne Yezidi bir rahip ne de bir ayin bulunmaktadır.

LaVey'i yüzeysel incelediğimize göre sıra geldi onun oluşturduğu ekol Laveyan Satanizmi’ne...
Laveyan Satanizmi her şeyden evvel Şeytan’ı sembol olarak kabul eden, O’nu yücelterek insanın kendisini yücelttiği bir ekoldür. Uygulanan tüm ayinler, uygulamalar insanın içindeki şeytanı uyandırmanın bir yoludur. Yani bilinçaltı ve bilinçdışı tüm yönleri ortaya çıkarma yoludur. Tamamen felsefi bir öğretidir. Zaten LaVey’in başrahipliği de tamamen kendisinin kendisine verdiği bir unvan, yani bir seçilmişlik söz konusu değildir. Ayrıca kendisinin belirlemiş olduğu bazı kurallar da vardır. Bunlar; 9 Satanist İfade, 21 Satanist Öğüt, 11 Satanist Kural, 9 Satanist Günah gibi konulardır.
9 Satanist İfade
Satan, kendini pasifize ederek korumayı değil, istediğini yapmayı öğütler.
Satan, aslı olmayan spiritüel ümit ve hayaller değil yaşanan mevcudiyeti gösterir.
Satan, kendini aldatmak yerine saf aklın üstünlüğünü sunar.
Satan, sevginin değerini bilmeyen kişilere sarfedilmesi yerine hakketmiş olanlara incelik gösteren kişiliği verir.
Satan, öbür yanağını dönmek yerine intikam alma gücü verir.
Satan, ruhsal vampirlik yerine gerçek sorumlulukları gösterir.
Satan diyor ki: İnsan hayvanlardan bazen daha iyi fakat çoğu zaman da daha kötüdür. İnsan, zihinsel gelişmişliğinden ve seçim yapabilme üstünlüğünden dolayı bütün hayvanlardan vahşi olabilir.
Satan, Günah ismi verilerek yasaklanan her şeyin gerçekte birer fiziksel, duygusal ve akılsal zevk olduğunu öğretir.
Satan Kilisenin en büyük dayanağıdır. Çünkü kilise, insanları yüzyıllardan beri sadece Satan ile korkutarak ayakta durabildi.
21 SATANİST ÖĞÜT
Kendi gücünü zayıflatmamak için aciz ve zayıf olanlara hoşgörü gösterme!
Gücünü her zaman denemenin içinde başarı vardır!
Mutluluk barışta değil, zaferdedir!
Uzun tatiller yerine kısa dinlenmeler tercih edilmelidir!
Yeni bir şey yaratabilmek için eskinin tamamının yok edilmesi gerekir!
Ölümünü göremeyeceğin bir şeyi fazla sevme!
Kuma değil, kayaya inşa et. Çünkü yapı sadece dün ve bugün için değil her zaman içindir!
Hiç yapılmamışı keşfetmek için her zaman daha fazla gayret et!
Ölmek, boyun eğmekten iyidir!
Ölüm getiren kılıç bir sanat başyapıtıdır ve demirciliğin, ölümün kılıcını yapmaktan başka bir sanatsal değeri yoktur!
Her şeyin üzerinde başarı kazanmak istersen önce kendini yen, aş!
Yeni bir tohumun filizlenebilmesi için en iyi gübre yaşayanların kanıdır!
Daha uzağı görmek isteyen kişi, kafataslarından oluşan piramitin tepesinde durmalıdır!
Sevgi bir sahtekardır. Onu ihmal etme fakat daima kısıtla ve tehdidin altında tut!
Büyük olan her şey acının üzerine inşa edilmiştir!
Büyüklük en önde değil, en üstte olmaktadır!
Önceden koyulan engellerin yıkılabilmesi için taze, güçlü ve dinç bir fırtına gibi gelmelisin!
Hayatındaki amaçlardan birinin sevgi olmasına izin ver fakat hedefin daima büyüklük olsun!
Güzel olan tek şey erkektir fakat kadın her şeyden güzeldir!
Aldanmalar ve yalanlar gücü engelllerler. Onları reddet!
Seni öldürmeyen şey güçlendirir.
11 SATANİST KURAL
Sorulmadıkça fikrini söyleme ya da bir tavsiyede bulunma!
İnsanların onları duymak istediğinden emin olmadan onlara sorunlarını anlatma!
Başkasının mekanındayken ya ona saygı göster ya da oraya hiç gitme!
Senin Mekanınıda bir misafir eğer seni rahatsız eder, kızdırırsa ona merhametsizce ve zalimce davran!
Karşı taraftan davet sinyalleri almadan cinsel alanda ilerlemelerde bulunma.
Sana ait olmayan birşeyi, sahibine yük olmuyor ve sahibi rahatlamak için feryat etmiyorsa asla alma!
Eğer büyünün gücünü kusursuzca kazanmışsan onu arzularını elde etmek için kullanabilirsin. Eğer büyünün gücüyle adın, başarı ile anıldıktan sonra onu reddedersen, kazandıklarının hepsini kaybedersin!
Boyunduruk altına almaya ihtiyacın olmayan hiçbir şey hakkında şikayet etme!
Küçük çocuklara zarar verme!
Onlar sana zarar vermedikçe ya da yemek ihtiyacın yoksa insan olmayan hayvanları öldürme!
Açık bir arazide yürürken kimsenin canını sıkma. Eğer biri senin canını sıkarsa onu durdur. Eğer durmazsa onu yok et!
9 SATANİST GÜNAH
“Yıllardan beri insanlar bize, "Felsefeniz içgüdülerin özgür bırakılmasını öngörüyor. Satanizm'de de, diğer dinlerde olduğu gibi günahlar var mı?" siye sormuşlar ve insanlığa Satanizm'in sunduğu imkanları öğrenmek istemişlerdir. Bu soruya cevabımız her zaman "Hayır!" oldu ve olmaktadır. Bununla beraber yıllardan beri hızla çoğalmaktayız ve artık onaylamadığımız şeyleri, onlardan sakınılabilinmesi ve bu açıklamanın yapılmasını gereken sorumluğumuzun yerine getirilebilmesi için, açıklamamızın zamanı geldi. Diğer dinlerin günahları ile Satanizm'in günahları arasında farklılık vardır. Diğer dinlerin günahları, insanların karşı duramayacakları itilimleri günah sayarlar. Bizim günah saydığımız şeylere gelince. İnsan birazcık gayret göstererek bu günahlarıdan kaçınabilirler.”
İlk Satanist günah Aptallıktır. Aptallık çok kötü birşeydir çünkü onda acı yoktur. İnsanlar, kendilerini ve toplumlarını giderek daha fazla aptallaştırıyorlar. Çünkü onlar söylenen herşeye inanıyorlar ve medya eğitilmiş aptalları över ve yüceltir. Satanist karşılaşacağı tuzakları bilerek aptallaşmamak için elinden geleni yapmalıdır.
Gösterişçilik ve boş boş böbürlenmek en sinirlendirici davranışlardan biridir ve kabul edilmez. Herkes büyük bir vuruş yaptığını hissetmek isteyebilir fakat bu olabilir de olmayabilir de.
Herkesi kendin gibi kabul etmek. Bu Satanistler için çok tehlikelidir. Başkaları üzerindeki duygularını, tepkilerini ve sözlerini ihtiyatlı tut. O insanlar senin gibi düşünmeyebilirler. Başkalarının sana aynı karşılığı vereceklerini düşünmek hatadır. Satanizm sana, karşındaki kişi sana nasıl davranıyorsa senin de ona öyle davranman söyler. Kolayca yanılacağını düşünerek her zaman uyanık dur.
En önemli Satanist günahlardan biri de kendini aldatmaktır. Bize takdim edilen Kutsal ineklere saygı duymamalıyız çünkü onlar bizi birbirimize düşürmek için oynanan oyunlardır. Eğlenirken veya bilincin yerinde değilken kendini aldatabilirsin. fakat normal zamanlarda bu yapılamaz.
Bir kişinin, diğer bir kişinin isteklerini yerine getirmesi ona tam olarak fayda getiriyorsa bu kabul edilebilir ve sadece aptallar sürüyü takip ederler.Topluma uymak senin kişiselliğini kaybedip emirlere uyman demektir. Birçok kişinin isteklerine uyup, köle olmaktansa, akıllı bir efendi seçmek daha iyidir.
Görüş eksikliği. Bu, bir Satanist’i bütün acılara götürebilir. Varlığınla kim olduğunu ve ne yaptığını unutmamalısınız. Her zaman geniş tarihsel ve sosyal vizyon aklında olsun. Çünkü bu hem küçük, hem de Büyük Büyü'nün anahtarı için önemlidir. Bir bilmecenin parçalarını bulmaktan ziyade, o parçaları yerli yerine oturtmak ve onu görmek daha önemlidir. Özgürlüğünü kısıtlayacak olan sürüden etkilenme. Sadece dünyanın geri kalanından farklı bir derece, durum için çalıştığını bil.
Eski katılıkları unutmak. Gerçekte, bir zamanlar kabul edilmiş şey, şimdi yeni paketlerde takdim edildiğinde, sadece farklı ve yeni ambalajda olduğu için bunu kabul etmek, beyni yıkanmış insanlar içindir. Bunun her zaman farkında ol. Çünkü bunun farkında olmak bir anahtardır. Bizden yaratıcıyı övmemizi ve özgünlüğü unutmamızı beklerler. Bu, kullanılıp bir kenara atılmak istenen bir toplum içindir.
Verimli olmayan gurur. İlk kelime çok önemlidir. Satanizm`in kuralı şudur: Şayet senin için faydası varsa, yap. Fakat senin aleyhindeyse ve köşeye sıkışmışsan ve tek çıkış, “Bir hata yaptım, keşke anlaşabilsek, özür dilerim” demek ise bunu yap. Fakat sonra tekrar dene.
Estetiksizlik. Bu sevimli veya hoş olman için istenebilen bir şey değildir. Ne olduğunu göstermek içindir. Estetik, oldukça kişisel bir şeydir. Kişinin kendi yapısını yansıtır. Evrensel bir estetiğin ve görünümün var olduğu inkar edilemez bir gerçektir. Fakat gene de kişi, evrenselliği bir kenara bırakarak hissettiği gibi görünme özgürlüğüne sahip olabilmelidir.
İblistaparlık
Bu ekol, esasında -genel itibariyle- kendini bilmez, sadece İbrahimi dinlerin günahlarını yapmaya vakit ayıran İbrahimi dinlerin Şeytan’ına tapan, O’nu yücelten bir avuç özentiden veya Satanizm’in ne olduğunu bilmeyen kişilerin oluştuğu bir gruptan başka bir şey değildir. Bir tür ideolojik görüştür, o kadar. Sadece İbrahimi dinlerin oluşturmuş olduğu Şeytan figürüne inanırlar. Şeytan onlar için bir tanrı değildir, sadece bir önderdir. İnsanların Satanizm hakkındaki önyargıları da bu gruptan kaynaklıdır. Üstlerinde fazla durmaya gerek yok.
Antisemitist Satanizm/Nasyonel Sosyalist Satanizm
Bu grup kendilerine “spiritüel satanist” de derler. Bulundukları ekolü ise “Spiritüel Satanizm” olarak adlandırırlar. Bu grup, isminden de anlaşılacağı gibi son derece Yahudi düşmanı bir gruptur. Bazı törenleri bile sırf Yahudiler’e zarar vermek üzerine kurulu majikal çalışmalardan oluşur. Şöyle açıkça izah etmek gerekir ki... Yahudiler onlara göre insan değil, bir tür uzaylı melezidir. Bu uzaylılar Reptilian"dır. Dünyaya hüküm sürenler onlardır ve kontrollerinde birçok insan, örgüt bulundurarak insanoğlunu yıpratma gayesi içindelerdir. Tanrılar/Tanrıçalar ise sürekli olarak insanın yanında olarak Yahudiler’in ataları olan bu formlarla savaş halindelerdir. Her türden komplo teori bu ekolde bulunmaktadır aslında. Bağlı oldukları kişi Yüksek Rahibe Maxine Deitrich’dir.
Reptilianlar ile kadim Tanrılar/Tanrıçalar hemen hemen aynı güçte olduklarından ne biri diğerinden üstün ne de daha fazla bilgi sahibidir. Değişmeyen durum şudur: İnsanın gerçek yaratıcıları kadim Tanrılar/Tanrıçalar’dır ve Şeytan hepsinin başıdır. Zaten bu ekolün tanrı/tanrıça figürleri etli kemikli, ölümsüz insansı varlıklardır. Şeytan’ın son gönderdiği kitap onlar için Yezidi halkına gönderdiği El-Cilve’dir. Fakat tabii, hükmünü yitirmiştir. Ama sonuçta Şeytan’ın gönderdiği bir kitap olduğu için kendilerince önemli sayarlar.
Seçkinlik/Seçkin Satanizmi
Esasında bu ekole bu ismi ben verdim çünkü kimisi (çoğunluğu) kendisine “Spiritüel Satanist” (antisemitist ekolün kullandığı tabir) derken kimisi ise kendisine sadece “satanist” diyor. En iyisi “Seçkinlik” demektir çünkü bu ekolün takipçileri kendilerine “seçkin” demektedir. Bu tabir Ayetler Kitabı’nda çokça geçmektedir, en tanımlayıcı ayet ise 17/II’de geçmektedir.
Bu grup, ülkede meşhur olan “Gerçekler Kitabı”, “Ayetler Kitabı” ve “İsa Kitabı” adlı üç kitabı kabul eden Satanistler’dir. Gerçekler Kitabı dünyanın uyanış/canlanış süreci, tanrıların yapısı, insanın yaradılışı gibi konuları anlatır. Ayetler Kitabı ise daha çok şeytani kuralları/yapılması gerekenleri, ayinlerin uygulanış şekillerini ve dahası anlatır. İsa Kitabı da İsa dönemi ve İsa’nın oluşum sürecini ve başına gelenleri anlatır (bu kitap diğer iki kitaptan daha sonra vahyedilmiştir). En son gelen peygamberleri/kahinleri Bülent Kısa’dır (Bülent Kısa’dan “KBLAN TRAGNA” yazımda bahsetmiştim). Bu ekoldeki dini hiyerarşi ise şu şekildedir: Kahin> Baş rahip> Baş Rahibe> Rahip/Rahibe> Başkan
Kahin/Peygamber: Bu kişiden daha yetkilisi yoktur. Vahyedilecek kitap varsa sadece ve sadece bu kişiye vahyedilir. Her çağda bir kişi olarak gelirler.
Baş Kara Rahip: Kahinden sonraki yetkili kişidir. Şayet o dönem kahin yaşamıyorsa, her bilgi bu kişiye nakledilir; fakat, kitap vahiyleri bu kişiye gelmez.
Baş Kara Rahibe: Baş rahipten sonraki yetkili kişidir. Yetkileri aynıdır. Sadece statüce daha alttadır.
Dipnot: Baş rahibenin baş rahipten sonra gelmesinin sebebi tamamen günümüz insan toplumunun psikolojik yapısından kaynaklıdır. Geçmiş dönemlerde (bkz. engizisyon mahkemeleri) önder kadınlar direkt yargılanıp ölümle cezalandırıldığından, kadınların güvenliği açısından sıralama bu şekilde Şeytan tarafından belirlenmiştir. Açıkçası gerçekten de günümüz kadını hâlâ pasif durumdadır. Sırf eşitlik diyerekten koca bir yapı yıkıma sürüklenemez. Çünkü hiçbir toplum hâlâ buna uygun değildir; uygun olunsa bile diğer toplumlarca bu kadın önder anında hiçe sayılır veya daha kötüsü yok edilir. Yoksa tüm yetkileri baş Rahip ile aynıdır. Sadece statü olarak toplumsal zorunluluklardan (ki bunlar birer sorundur) daha alttadır. Yoksa Şeytan’ın belirttiği üzere Şeytan, (bkz. Ayetler Kitabı 39/III) kadını erkekten, erkeği kadından ayırmaz.
Başkanlar: Her coven’da bir kişi olarak yılda bir kez coven üyeleri tarafından seçilirler. Bir dönem daha seçilme hakları bulunmaktadır.
Burada bazı ayrımları yapmakta fayda var. Kahin, baş rahip ve baş rahibe bizzat Şeytan tarafından seçilen kimselerdir, görevleri ise ömür boyu devam eder; rahipler/rahibeler ise covenları kuranlardır ve bunların da görevleri ömür boyu sürer. Baş rahip ve baş rahibeden farkları coven kurdukları için rahip/rahibe olmalarıdır; yoksa bir seçilmişlik söz konusu değildir. Bunun aksine Baş rahip ve baş rahibe seçilmiş kişilerdir ve tüm covenlar bunlara bağlıdır, tüm covenlarda söz sahibilerdir. Ama bir covenın rahibi/rahibesi başka bir covenda rahip/rahibelik yapamaz, daha doğrusu, hükmü tüm covenlara geçmez. Başkanlara gelirsek; onlar ise coven üyeleri tarafından seçilirler ve süreleri kısıtlıdır, yine yetkileri sadece ilgili oldukları coven ile sınırlıdır. Diğer covenlarda hükümleri yoktur.
Coven: Esasında “cadı meclisi” anlamına gelen bir kelimedir. Bu ekolde covenlar en fazla 13 kişiden, en az ise 2 kişiden oluşur. Bu covenlar genellikle gizli kalmaktalardır.
Kutsal Kitapları
Bu ekolün kutsal kitaplar olan Gerçekler, Ayetler ve İsa Kitapları 2000’li yılların başında Bülent Kısa'ya vahyedilmiştir. Şeytan’a ruhsal olarak inanan çoğu ekolde bilinen, kabul edilen durum ise şudur: Şeytan hiçbir zaman egemen tek bir kitap göndermez. Bu ne demektir?
“Tek ve değişmez bir kitaba ihtiyacım olmadı benim hiç. Çağa göre değişir, kitapların hükmü de. Ama bu, kitaplarımın eskimesinden değil, sizin gelişmenizdendir. Bakın! Hiç size uyuyor mu, sahte dinin, yüzlerce yıl önce gelmiş olan kitapları şimdi?”
Ayetler Kitabı 3/II
Şeytan’ın da belirttiği gibi insan sürekli gelişir ve değişir. Bu yüzdendir ki çoğu kalıplaşmış kural insana uymaz. İnsan geliştikçe onu yönlendirecek kitaplar gelir. Günümüz monoteistik dinleri gibi bir kitap gelip insanların dünyanın sonuna kadar buna uyması beklenmez. Sürekli değişen insana uygun kitaplar gönderilir ve bir önceki kitap ise genel itibariyle hükmünü yitirmiş olur. Tabii, bu kitaplar öyle her çağda gelmiyor. İnsanlığın ihtiyaç duyduğu çağlarda geliyor. Bu çağın kitaplarından önce gönderilmiş kitap ise Yezidi halkına gönderilen “El-Cilve” adlı kitaptır. Fakat son gönderilen kitapları belirttiğim gibi Gerçekler, Ayetler ve İsa Kitapları'dır; bu ekol bu kitapları en son gönderilenler olarak kabul ederler ve bu kitapları dikkate alırlar.
Fakat bu ekolün bazı mensuplarının yanlış anladığı bir husus vardır ki o da, “altı katlı kitap” anlatımıdır. Bu anlatım, İsa Kitabı’nın birçok yerinde geçmektedir. Bu durumu bazıları 3 kutsal kitabı (Gerçekler, Ayetler ve İsa) 2 katlı okumak olarak yorumlar ve bana kalırsa bu yorumlama, birazdan anlatacağım diğer yorumlamaya göre daha mantıklı bir yaklaşım biçimidir. Çünkü yine İsa Kitabı’nda 2 katlı okumanın gerekliliğinden bahsedilir. Bu durumda 3 kitabı 2 katlı okumak, 6 katlı kitabı ortaya çıkarır. Diğer yorumlama şekline gelirsek; bu yorumlama şekli Satanizm tarihinin görmüş olduğu en cahilane yorum şeklidir, bana kalırsa. Bu yorumlama şeklinde 6 katlı kitaptan 6 kitabın olduğu anlatımını çıkarmışlar. Bu kitaplar Gerçekler, Ayetler ve İsa Kitapları’nın yanında yine Bülent Kısa’nın yazmış olduğu Gerçekler Kitabı Yorumu ve Uyanış kitaplarıdır. Buna ilave olarak da -sözde- seçilmiş bir baş rahibin yazmış olduğu “Ayetler Kitabı Açıklaması” adlı kitaptır.
Düşünün, koskoca Şeytan... Peygamberleri ters köşe etmiş, insanların her birine yardım eli uzatmış, dünyaya dönem dönem hüküm sürmüş, gerektiğinde toplumları yerle bir edebilecek güçte olan bu varlık bu yorumlama biçimine göre 6 kitabın 5’ini Bülent Kısa’ya, 1’ini ise baş rahibe iletmiş. Bu sözde baş rahibin yazmış olduğu kitap diğer 5 kitaba göre çok sonra yazılmış (2021). Şimdi... İsa Kitabı’ndaki bu altı katlı kitap anlatımına göre, neden bu kitap yaklaşık 10 yıl sonra gönderildi? Neden 6 kitabın 5’i bir kişiye 1’i bir kişiye gönderildi? Ayrıca sonradan yazılmış olan bu kitap neden Satanizm açısından cahilce yorumlar içeriyor? Son soruyu siz düşünedurun, ilk iki soruyu ben düşündüğüm şekliyle sizlere aktarayım... Şeytan 5 kitabı tek birine aktarmış aktarmış, yorulmuş ve sonucunda da şu kanıya varmış: “Ben biraz mabadımı dinlendireyim, 10 yıl sonra başka birine kalan 1 kitabı iletirim.” Üzgünüm ama Satanist camia böylesine bir acizliği kabul edemez diye düşünüyorum.
Eğer bu ekoldeyseniz lütfen işinizi, gücünüzü bırakın ve bunu bir düşünün, derim: Bir tarafta 5 kitabın verildiği kişi oldukça donanımlı iken diğer 1 kitap seçilmiş kişilik sendromuna (hubris sendromu) yakalanmış birine bildiriliyor. 5 kitap birine diğer 1 kitap uzun yıllar sonra birine veriliyor. Akılalmaz bir vaka. Anlayacağınız, bu ikinci yorum şekli Satanizm için kabul edilemezdir; lütfen itibar etmeyiniz ve bu kişiyi gördüğünüz yerde T.C. Sağlık Bakanlığı İstanbul Bakırköy Prof. Dr. Mazhar Osman Ruh Sağlığı ve Sinir Hastalıkları Eğitim ve Araştırma Hastanesi’ne en azından zihinsel faaliyetlerinin kontrolü açısından gönderiniz.
Tüm bu anlattıklarım sonucunda anlayacağınız, Satanizm temelinde 3 gruba ayrılıyor: Şeytan’a sembolik olarak inananlar, ruhsal olarak inananlar ve tanrı değil de önder olarak kabul edenler. Her birinin temel vazifesi insanın kendisini yüceltmesi, özgür kılmasıdır. Bu özgürlük daha çok ruhsal ve zihinsel özgürlüktür.
Yardım Alınan Kaynaklar:
Bülent Kısa - Bilinmeyen Yönleriyle Satanizm
Bülent Kısa - Uyanış
Ayetler Kitabı
Comments